top of page

 MEKANIN HAFIZASI 

ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞI
İŞÇİ DİRENİŞİ

Bergama Tekstil Fabrikası işçileri, 1980’lerin ikinci yarısı ile 1990’lı yıllar boyunca, İzmir ve Ankara başta olmak üzere birçok yerde gerçekleştirilen “Mezarda Emekliliğe Hayır” ve “Özelleştirmeye Hayır” mitinglerine otobüslerle giderek, eylemlerde yerlerini aldılar. İşçiler ayrıca “Özelleştirmeye Hayır” eylemleri kapsamında hazırladıkları pankartları Bergama sokaklarına, caddelerine asarak tepkilerini gösterip, kentte yürüyüşler düzenlediler.

Yok edilmenin eşiğindeki fabrikada, çalışanlar dışında öğrenciler de tekstil alanında bilgilerini arttırmak için staj yapmaktaydı. 1983-1984 öğretim yılında Bergama Yusuf Kemalettin Perin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne bağlı Pratik Kız Sanat Okulu’nda açılan hazır giyim (iç giyim) kursunun öğrencileri, Sümerbank Genel Müdürlüğü ile imzalanan protokol gereği Bergama Sümerbank Tekstil Fabrikası Konfeksiyon Bölümü’ne devam ediyordu. Sümerbank Tekstil Fabrikası Genel Müdürlüğü ile birlikte düzenlenen program çerçevesinde öğrenciler öğretimlerinin bir gününü fabrikada  uygulama yaparak sürdürüyordu.1983 yılında, fabrikadaki kadın işçi sayısının artması üzerine emekçi ailelerin çocuklarının kreşten yararlanma yaşının üst sınırı 1 yaştan 7 yaşa yükseltildi.

Özelleştirilme sürecinin başlamasının ardından Sümerbank, 8 Aralık 1987’de Sümerbank Holding AŞ olarak yeniden yapılandırıldı. Yüksek Planlama Kurulu’nun 16 Temmuz 1993 tarih ve 93/17 sayılı kararı ile bankacılık biriminin Sümerbank adıyla ayrılmasına ve holding unvanının da Sümer Holding A.Ş. olarak değiştirilmesine karar verildi. 17 Ağustos 1993 tarih ve 3343 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde; Sümer Holding A.Ş. ve Sümerbank A.Ş.'nin ana sözleşmeleri yayınlanarak Sümerbank ikiye bölündü. Vakko’dan dahi siparişler alıyor olmasıyla övülen Bergama Pamuk İpliği ve Dokuma Sanayii T.A.Ş.’nin 1993’de yapılan genel kurulunda sunulan ‘39. Hesap Yılı’ raporunda, şirketin 1992 yılı itibariyle önceki yıla oranla satışlarının %79 arttığı fakat maliyetlerin de aynı dönem içinde %82 yükseldiği bilgisi yer verilmişti. 

 

Bu dönemde fabrikada 1002 ton 8 ile 50 Ne arasında pamuk polyester-pamuk iplik, 464 ton fason iplik, 7.858 bin metre ham dokuma, 502 bin metre ham fason dokuma, 8.000 bin metre mamul dokuma, 564 bin metre mamul fason imalatı gerçekleşmiş; 697 bin adet gömlek ve pijama üretimi yapılmış olmasına karşın, 851 işçi ve 59 memurun çalıştığı fabrikanın 92 yılındaki dönem zararı 187.9 milyar TL’yi buldu. 1994 yılında dönem zararı 828 milyar TL’ye yükselen fabrikada işçi sayısı 710’a kadar geriledi.

 

Diğer yandan, Bergama Pamuk İpliği ve Dokuma Fabrikası T.A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda, iplik bölümündeki Platts Vater makinelerinin 1968 model olduğu ve modernize edilmesi gerektiği; dokuma ihzardaki makinelerin yeterli durumda olduğu; dokuma tezgâhlarının 1983 model mekiksiz Rapierli olduğu ve yeterli durumda olduğu; terbiye ünitesinin çok eski olduğu; kasar dairesindeki halat sistemin kullanıma devamının sakıncalı olduğu; konfeksiyon ünitesindeki makinelerin demode olmakla beraber üretime normal olarak devam ettikleri belirtiliyordu.

Tansu Çiller’in başbakan olduğu Doğru Yol Partisi (DYP) Hükümeti döneminde toplu sözleşmeden doğan alacakların geciktirilmesi üzerine Bergama Tekstil Fabrikası işçileri haklarını almak için sokağa çıkmaya karar verdi. 21 Temmuz 1995 günü, 500’den fazla işçinin fabrikadan başlayan yürüyüşü, sivil polisler tarafında provoke edilmeye çalışılsa da şehir içine doğru devam etti. İstiklal Meydanı’ndan Bankalar Caddesi’ne doğru dönen işçiler Karadut Dibi mevkiine ulaştıklarında, buradaki bir grup esnaf tarafından yuhalandı. 1960’larda başlayan “Sümerbank işçilerinin çok yüksek maaş aldıkları” yönündeki yanıltıcı siyasi propagandalarla yapılan algı operasyonu sonuç vermiş gibi görünüyordu. Kimi Bergamalılar kadın işçilerin yatırım amacıyla alıp kollarına taktıkları altın bilezikleri gerekçe göstererek işçilerin aldıkları maaşların yüksekliğini sert biçimde eleştiriyordu. Oysa birçok fabrika işçisi makul bir yaşam standardını elde etmek için ikinci bir işte çalışmaktaydı. 

yürüyüş-engin tunalı.jpeg

25 Temmuz’daki ikinci eylemde işçiler bu kez dönemin hükümet ortağı olan DYP ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP)’nin Bergama’daki merkezlerine kitlesel bir katılımla siyah çelenk bıraktı.

1995 yılı itibariyle dönem zararı 617 milyar TL olarak gerçekleşen fabrikanın üretim miktarı önceki yıllara göre yaklaşık %30 azalırken, işçi sayısı 655’e, memur sayısı da 41’e düştü. 

Bankacılık  faaliyetlerini sürdürmekte olan Sümerbank A.Ş., Ekim 1995′te Garipoğlu Şirketler Grubu’na 103.4 milyon dolara satılarak özelleştirildi. Fakat birkaç yıl sonra Hayyam Garipoğlu’nun Malki cinayeti ve Türkbank skandalına adının karışması üzerine, Sümerbank geri alındı ve 21 Aralık 1999′da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’na devredildi. 

2016 yılında, 214 binden fazla off-shore kurum hakkında düzenlenmiş 11.5 milyon belgeden oluşan Panama Belgeleri yayınlanınca Hayyam Garipoğlu’nun adı Sümerbank ile ilişkili biçimde yeniden gündeme gelecekti. Belgelerden anlaşıldığına göre Garipoğlu, Sümerbank’a devlet tarafından el konulmadan kısa bir süre önce 8 milyon dolarlık bir meblağı yine kendisine ait olan Romania International Bank (RIB)’a aktarmıştı. Ve ilginçtir ki Romanya’daki bankanın logosu, SEKA’nın kurucu-müdürlüğünü yapan Mehmet Ali Kağıtçı tarafından 1930’ların ikinci yarısında tasarlanmış klasik Sümerbank logosunun birebir aynısıydı.

 

Sümer Holding A.Ş. bünyesindeki on işletmenin özel teşebbüse satışına geçilmeden önce yeniden yapılandırılarak modernizasyon ve rasyonalizasyon tedbirlerinin alınmasına karar verildi. Bu on işletme arasında, 31 Aralık 1993 tarihi itibariyle, 800 işçi, 6 memur ve 59 sözleşmeli personelin çalışmakta olduğu Bergama Pamuk İpliği ve Dokuma Sanayi T.A.Ş. de yer almaktaydı. (M. Cem Danacı, “Türkiye’de Özelleştirme Faaliyetleri-Bir Örnek Olay Sümerbank ve Dünya Uygulamaları”, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Finansmanı Anabilim Dalı Doktora Tezi, 1996)

Zaman içerisinde değişen siyasi iktidarın temsilcileri her fırsatta devletin sırtındaki KİT yükünden bahsediyor, özelleştirmenin zorunlu olduğu konusunda kamuoyunu manipüle etmeye çalışıyorlardı. Özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı ANAP’lı Yılmaz Karakoyunlu, 1997 yılını 5 trilyon kârla kapatan Sümer Holding fabrikalarından Antalya, Bergama ve Manisa tesislerinin 2000 yılında toplam 9 trilyon 481 lira zarar ettiğini açıklamıştı. Sadece Bergama işletmesinin zararı 4 trilyon 444 milyar liraydı.

 

Borçlandırılan, modernize edilmeleri engellenen, yatırım kredileri azaltılan Sümer Holding A.Ş.’nin Genel Müdürü Kadir Kanat, "Artık bizim tasfiye edilmemiz gerekiyor. Kurum, para yemekten başka bir işe yaramıyor." şeklinde beyanatlar vermekteydi. 1987 yılında özelleştirme kapsamına alınan Sümer Holding 14 yılda kamunun tam 1 milyar 630 milyon 109 bin 425 dolarını yutmuş, öte yandan aynı dönemde özelleştirmen elde  edilen gelir ancak 128 milyon 71 bin 33 dolara ulaşabilmişti.

Bahar Demir05_01_krop.jpeg

Özelleştirme kıskancındaki fabrikalardan biri olan Bergama Tekstil Fabrikası işçileri durumun vahametini kamuoyu ile paylaşmak ve destek almak amacıyla “Halkımıza” başlığıyla bildiriler hazırlayıp Bergama sokaklarında dağıtıyorlardı. Bildirilerde, “Bizler Bergama Tekstil Fabrikasında çalışan işçiler, Bergama ve Bakırçaylı esnaf, sanatkar, köylü ve tüccarlar ve bunların demokratik kuruluşları olarak Bergama Pamuk İpliği ve Dokuma sanayi A.Ş.’nin özelleştirme ihalesinin geriye bırakılmasını ACİLEN ve KESİNLİKLE istiyoruz. (…) Fabrika’nın dünya kalite standartları olan ISO 9002 ve AQAP 120 standartları bulunmaktadır. Bu standartların alınmasında işçinin yoğun emeği ve katkısı bulunmaktadır. (…) Fabrikanın ilk sahipleri bölge halkıdır. Fabrikaya altın çağlarını bölge emekçileri ter akıtarak yaşatmıştır. Fabrikanın temellerinde de, tezgâhlarında da işçilerin teri, emeği vardır. Fabrikanın son sahibi de bölge halkı ve işçisi olacaktır. Bizler bu konuda kararlıyız. (…) Fabrikanın bölge halkı ve fabrika çalışanları tarafından satın alınabilmesi için zamana ihtiyaç vardır. Bu zaman bize verilmelidir. (…) Fabrika birilerine arsa olarak pazarlanmak mı istenmektedir? Yoksa fabrika tekstil sektöründe güçlü bir gruba peşkeş çekilip, fabrikanın ileride kendisine rakip olmasının önüne geçilerek kapatılmak mı istenmektedir? Yoksa bu fabrika satışı ile kara paralar mı aklanmak istenmektedir? (…) BAKIRÇAY HALKI VE FABRİKA ÇALIŞANLARI DEVLETTEN BAĞIŞ DEĞİL FABRİKAYI İSTEMEKTEDİR.” deniliyordu.

1996 yılına gelindiğinde işçiler fabrikayı satın almak için ‘Ortak Girişim Grubu’ kurarak güç birliği oluşturmaya çalışıyor, nabız yoklamak amacıyla “Çalışanlar olarak fabrikayı satın alalım” başlığını taşıyan anketler düzenliyorlardı. 525 işçi ile 32 memurun çalıştığı fabrikanın yemekhanesinde, 22 Şubat 1998’de, TEKSİF Bergama Şubesi’nin çağrısıyla özelleştirmeye karşı bir toplantı yapıldı. Sendikanın öncülüğünde ‘Siyasi Girişim Komisyonu’ kuruldu. Komisyon üyeleri fabrikanın özelleştirilmesini engellemek için Ankara’ya giderek sonuçsuz kalacak  görüşmeler yaptı.

 

Halil Ergün_04_c_jpeg.jpg

Fabrikanın yemekhanesinde, 22 Şubat 1998’de, TEKSİF Bergama Şubesi’nin çağrısıyla özelleştirmeye karşı yapılan toplantıdan.

İşçiler, bir yandan özelleştirme sürecine karşı çaresizce direnirken, bir yandan da Bergama’yı tehdit eden altın madenine karşı tepkilerini, caddelere astıkları pankartlarla ve dağıttıkları bildirilerle gösteriyorlardı. Pankartlara, “Kanun nizam tanımaz siyanürcü şirket, hemen topraklarımızı terket. Siyanürlü altına hayır!”, “EUROGOLD altınımızı alacak, siyanürlü çamuru bize kalacak.” sloganlarını yazmışlardı. 

 

Ekonomi Muhabirleri Derneği'nin yayın organı Ekonom'da, 2004 yılında yayımlanan "Bir Sanayileşme ve Özelleştirme Romanı Sümerbank" başlıklı araştırmaya göre, 1987 yılında özelleştirme kapsamına alındığında "13 milyon metrekare arazisi, 360 parça tapusu, 40 fabrikası, 468 mağazası, binlerce bayii, bir bankası ve 47 banka şubesi, 42 bin civarındaki çalışanı" ile ülke ekonomisinde önemli bir yer tutan Sümerbank’ın tam anlamıyla devlet eliyle batırıldığına işaret ediyordu. Bu dönemde, 16 işletme, 4 bağlı ortaklık, 6 bölge müdürlüğü, 10 mağaza, 259 bayii, Kültür Bakanlığı'na devredilecek olan Ankara Ulus'taki Genel Müdürlük binası ve emekliliğini ya da diğer kamu kurumlarına devrini bekleyen 4 bin 350 işçi ve 861 memuru olan kurumun yıllık bilanço zararının 200 trilyon olduğu açıklanmıştı. Kamunun kaynaklarını tüketmekten başka bir işe yaramadığı anlaşılan özelleştirme sürecinde satışı beklenen fabrikalar, yüksek kademeden emekli olmak isteyen devlet memurlarının da rant alanı haline geldi. Politik kayırmalarla kısa süreli görev yapanlar üst derecelerden emekliye ayrılabiliyorlardı. Bergama Pamuk İpliği ve Dokuma Sanayi'de Köksal Tandıroğlu 1 yıl 10 ay, Fahrettin Kadıoğlu 2 yıl 2 ay, Yaşar Yılmaz 6 ay 14 gün genel müdürlük yaparak; genel müdür yardımcısı Atıf Kabakçı 14 gün, Ömer Ertuğrul 2 yıl 2 ay görevde kalarak emekli olurlar. Bu gibi olaylar nedeniyle kurum, halk arasında “Emekli Holding” olarak anılmaya başlandı.

HisseListesi_117.jpg

Teksif Dergisi, 1998  - Engin Tunalı arşivi.

Kam,le Oktay Karagöz_02.jpeg

 MEKANIN HAFIZASI 

FABRİKANIN KAPANIŞ
SÜRECİ

bottom of page